Mart ayı enflasyon verilerinin açıklanmasıyla birlikte Türkiye’de asgari ücretin alım gücündeki ciddi gerileme dikkat çekti. 2025 yılı başında 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücret, son üç ayda hızla yükselen enflasyon karşısında yaklaşık 2 bin 200 TL değer kaybetti. Bu durum, özellikle asgari ücretle geçinen milyonlarca çalışan için büyük bir mağduriyet yaratırken, Temmuz ayında yapılacak olası bir ara zam beklentilerini de yeniden gündeme taşıdı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, Mart ayında yıllık enflasyon oranı %38,1’e çıkarken, bağımsız araştırma grubu ENAG bu oranı %75,2 olarak duyurdu. Yüksek enflasyon oranları, özellikle temel gıda maddeleri ve barınma giderlerinin hızla artmasına neden oldu. Bununla birlikte, çalışanların alım gücündeki bu kaybın iş gücü piyasasında çeşitli tepkilere yol açması kaçınılmaz oldu.
Asgari ücretle geçinen milyonlarca Türk vatandaşı, Mart ayındaki enflasyon verileri ile birlikte geçim sıkıntısının daha da arttığını dile getiriyor. Temel ihtiyaçlarındaki artışlar, gıda ve barınma gibi zorunlu harcamaların daha pahalı hale gelmesiyle birlikte çalışanlar, aldıkları ücretin yeterli gelmediğini belirtiyor. Özellikle gıda fiyatlarının son dönemdeki yüksek artışı, asgari ücretin alım gücündeki kaybı daha belirgin hale getirdi.
Çalışanlar, ücretlerinin sürekli eridiğini ve yaşam standartlarının hızla düştüğünü vurguluyor. İşverenler ve hükümet yetkilileri ise bu durumu çözmek için adımlar atmaya çalışsalar da, ücretlerin korunması adına yapılan zamların hala yeterli olmadığı görüşü yaygınlaşıyor. Bu bağlamda, işçi sendikaları ve bağımsız araştırma grupları, asgari ücrette düzenlemeler yapılması gerektiğini ve bu düzenlemelerin birden fazla kez yapılması gerektiğini ifade ediyorlar.
Enflasyonun hızla yükselmesi, ekonomistlerin asgari ücretin yılda bir kez yapılan artışlarla korunamayacağı görüşünü güçlendirdi. Birçok ekonomist, enflasyonun etkilerini hafifletmek için yılın ortasında ara zam yapılmasının gerektiğini savunuyor. Yılda bir kez yapılan zamlarla ücretlerin zamanla eridiği ve bu durumun özellikle düşük gelirli kesimi olumsuz etkilediği belirtiliyor.
Uzmanlar, mevcut durumda yapılan düzenlemelerin sadece geçici bir rahatlama sağladığını ve uzun vadede çalışanların yaşam standartlarının ciddi şekilde düşeceğini öngörüyor. Ekonomik kriz ve yüksek enflasyon, asgari ücretlilerin finansal açıdan zorlu bir dönem geçirmelerine yol açtı.
Vergi Uzmanı Ozan Bingöl, Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarını değerlendirerek, temmuz ayında yapılacak bir ara zamın zorunluluk haline geldiğini belirtti. Bingöl, ücretlerin bu kadar erimesinin sosyal huzursuzluklara yol açabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca, gelir kaybının telafi edilmemesi halinde iç talebin düşeceğini ve bunun da ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini söyledi.
Bingöl’ün açıklamalarının ardından, hükümet cephesinde de bir temkinli yaklaşım gözlemlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücretin normalde yılda bir kez belirlendiğini hatırlatarak, Temmuz ayında ekonomik verilere göre yeni bir adım atılabileceğini duyurdu. Ancak bu açıklama, hükümetin kesin bir karar almadığını, durumu ilerleyen süreçte değerlendireceğini gösteriyor.
Sosyal Güvenlik Uzmanı İsmail Sevinç, hükümetin ara zam yapma olasılığını değerlendiren bir diğer önemli isim. Sevinç, bütçe disiplini ve finansal hedefler doğrultusunda Temmuz ayında ara zam yapılmasının pek olası görünmediğini savunuyor. Sevinç’e göre, hükümetin büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için bütçe dengesini koruması büyük önem taşıyor ve bu nedenle ara zam ihtimali düşük.
Bu görüş, hükümetin ekonomiyi dengeleme çabaları ve bütçe hedeflerinin önemli bir öncelik olduğunu vurguluyor. Bu bağlamda, önümüzdeki aylarda açıklanacak olan yeni enflasyon verileri, asgari ücrette yapılacak bir düzenlemenin ne zaman ve nasıl yapılacağı konusunda belirleyici bir rol oynayacak.
